TESAM (Ekonomik Siyasal ve Stratejik Araştırmalar Merkezi)’ın proje ortağı olduğu, Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nce bu yıl 7.si düzenlenen Uluslararası İlişkiler Sempozyumu’nun ana teması “Uluslararası Sistemde Yeni Düzen Arayışları” oldu. Sempozyumun 2.gününde gerçekleşen TESAM oturumunda, TESAM uzmanları “Ortadoğu’da Şiddet ve Terör” konusunu ele aldı. Konu tarih, ekonomi, uluslararası ilişkiler ve ilahiyat disiplinleri üzerinden ele alındı.
Uluslararası Sistemde Yeni Düzen Arayışları konulu sempozyum, Uludağ Üniversitesi Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Sempozyum kapsamında Türkiye Ekonomik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (TESAM), Ortadoğu’da yaşanan şiddet ve terörü ele aldı. TESAM İdari Koordinatörü Fatih Bilgin’in oturum başkanlığında gerçekleşen “Ortadoğu’da Şiddet” panelinde konuşmacı olarak Tarih Uzmanı Hakan Kalkan, TESAM İlahiyat Uzmanı Akın Karadeniz, TESAM Ekonomi Uzmanı Halil İbrahim Yılmaz ve TESAM Uluslararası İlişkiler Uzmanı Yıldırım Deniz yer aldı. Oturumun açılış konuşmasını yapan Bilgin, dünyadaki egemen güçlerin yeni sistem arayışlarında Ortadoğu’yu şiddet ve terörizm aracılığıyla şekillendirmeye çalıştıklarına dikkat çekerek, bölgedeki şiddet olaylarını tarih, ekonomi, uluslararası ilişkiler ve ilahiyat disiplinleri açısından ayrı ayrı incelemenin gerekliliğine vurgu yaptı.
ORTADOĞU’DA SANAYİ İNKILABI
Ortadoğu’da yaşanan şiddeti tarihi boyutuyla ele alan Tarih Uzmanı Hakan Kalkan, öncelikle bölgenin stratejik, jeostratejik, ticari ve dini açıdan tarihi önemini anlattı. Kalkan, bölgede büyük ve güçlü bir devlet ya da devletler birliği olmadıkça istikrarın da gelmeyeceğini öne sürerek, Avrupa’nın 200 yıl önce yaşadığı sanayi inkılabının Ortadoğu’da da yaşanması gerektiğini ifade etti. Kalkan ayrıca bölgede istikrardan bahsedebilmek için Şiilik ile Selefilik akımlarının birbirleriyle yaptıkları mücadelelerin de sona ermesi gerektiğinin altını çizdi.
‘CİHAT SAVAŞ DEĞİL; FEDAKARLIKTIR’
Ortadoğu’da Selefilik tehlikesi ve dini radikalizm konusunda sunum yapan TESAM İlahiyat Uzmanı Akın Karadeniz ise bölgede var olan birçok terör örgütünün motivasyon kaynağı olan ‘cihat’ kelimesinin gerçeğinden çok daha yanlış algılandığı ve yanlış lanse edildiğini belirtti. ‘Cihat’ kelimesinin Allah yolunda fedakarlık anlamına geldiğinin altını çizen Karadeniz, “Bugün maalesef cihat denince sadece savaş akla geliyor. İslam’da mecbur kalmadıkça asla ve asla silaha başvurulmaz. Kuran iki şekilde savaşmamıza müsaade eder. Bunlardan bir tanesi düşman saldırısı karşısında savunma amacıyla savaştır. İkincisi ise mazlumun müdafaası içindir” şeklinde konuştu. Karadeniz ayrıca, İslam’da hadis ekolüne dayanan Selefiliğin gölgesinde yayılan Vahhabiliğin fikirleri kılıç zoruyla yayarak İslami radikalizmi körüklediğini ifade etti.
PETROL KUYULARININ BEKÇİLERİ!
Oturumun diğer konuşmacısı olan TESAM Ekonomi Uzmanı Halil İbrahim Yılmaz ise Ortadoğu’daki şiddeti ekonomik boyutta, enerji düzleminde inceledi. Diğer enerji kaynaklarının verimlilik açısından petrolün yanına bile yaklaşamadığına dikkat çeken Yılmaz, dünya petrol rezervlerinin yarıdan fazlasının Ortadoğu’da bulunduğunun altını çizerek, küresel aktörlerin ve enerji şirketlerinin ayakta kalabilmek ve daha çok kazanabilmek için Ortadoğu’daki enerji kaynaklarına şiddetle ihtiyaç duyduklarını ve bu bağlamda, bölgedeki enerji kaynaklarını terör örgütleri ve şiddet yoluyla kontrol altında tutmaya çalıştıklarını anlattı. Yılmaz ayrıca büyük güçlerin bölgede bulunmalarının bir başka nedeninin de silah satışların olduğunu söyleyen Yılmaz, Ortadoğu krallarının lüks hayat karşılığında petrol kuyularının bekçiliğini yaptığını ifade etti.
ORTADOĞU’NUN KATALİZÖRLERİ
Oturumda son konuşmacı TESAM Uluslararası İlişkiler Uzmanı Yıldırım Deniz söz aldı. Ortadoğu’daki şartları, bölgedeki en önemli aktörler olan Suudi Arabistan, İran ve İsrail düzleminden inceleyen ve önemli anekdotlar paylaşan Deniz, Suudilerin Vahhabilik, İran’ın Şiilik ve İsrail’in Siyonizm’den beslenerek saldırgan dış politikalarına özel önem verdiklerini kaydetti. Bölgede devlet dışı aktörleri de sıralayan Deniz Hamas, Hizbullah ve IŞİD’in belli güçler tarafından katalizör olarak kullanıldığını anlattı. Ortadoğu’daki bölge dışı aktörlere dikkat çeken Deniz, ABD, Çin ve Rusya’nın faaliyetlerinin özellikle incelenmesi gerektiğinin altını çizdi.