Yıldırım Deniz
20. yüzyıla genel olarak baktığımızda, sanayi devrimini gerçekleştirerek ekonomisini büyüten ve dünyanın geri kalanını sömüren Batı ülkeleri ile henüz sanayileşememiş, geri kalmış ve Batı tarafından sömürülen Doğu ülkeleri (ki bunların çoğu İslam ülkeleridir) arasındaki mücadeleyi görürüz.
Evet, Osmanlı’nın yıkılması ile birlikte, daha önce yüzyıllar boyunca Osmanlı’nın kol kanat gerdiği Orta Doğu coğrafyasında sanayileşmiş Batılı ülkeler hâkimiyet kurmuşlardı. İşte buna karşı yürütülen bağımsızlık mücadeleleri sırasında/neticesinde, temelinde İslam’ın radikal bir yorumu olan Selefi akım olan “Siyasal İslam” adını verdiğimiz toplumsal hareket ortaya çıkmıştır.
“19. yüzyıldaki sanayileşme hareketinin artması ile 20. yüzyılın petrol kaynaklarına ulaşma mücadelesi, Batının İslâm ülkelerine ve özellikle petrol ülkelerine sömürgeci yaklaşımı ve buralarda uyguladığı acımasız uygulamaları Orta Doğu Arap halklarında fundamentalizme ve dinde radikalleşmeye zemin hazırladı. Bu zemin ve bu zeminden kaynaklanan ihtiyaca binaen Selefi akıma olan ilgi arttı.”[1] İşte böylesi bir dönemde ortaya çıkan Müslüman Kardeşler (MK) örgütü, 14. yüzyılda yaşamış olan İbn-i Teymiye’nin etkisiyle radikalleşen Selefi anlayış[2] ile hareket etmiştir.
Selefi ekolün en önemli isimlerinden birisi olan İbn-i Teymiye’ye göre –ki bir yandan Haçlı Seferleri, bir yandan da Moğol istilaları ile perişan olmuş bir coğrafyada yaşamıştır- İslâm dini iki direk üzerinde durur. Bunlar “namaz ve cihat”tır. İbn-i Teymiye hemen her konuyu mutlaka namaza ve cihada bağlar. Ayrıca kabir ziyaretlerine, kutsal emanetlere, resim, müzik vb. sanatlara karşı sert ve radikal bir tavır almıştır.[3]
Evet, olağanüstü durumlar, olağanüstü sonuçlar doğurur! Selefiliğin doğuşu da, MK’in kuruluşu da, İslam dünyasının tarumar olduğu dönemlere denk gelmiştir. Bu da zaten radikalleşmeye meyilli bu akımları iyice sertleştirmiştir.
Kuruluşundan itibaren dünyanın değişik ülkelerine yayılan MK, kimi zaman iyice sertleşerek işi silahlı mücadeleye kadar götürse de, genel olarak siyaset yolunu tercih etmiştir. Ancak şunu göz ardı etmemek gerekir ki, köken itibariyle hayata bakışı radikal olan bir akımdır MK. Hatta bakış açıları 85 yıldır neredeyse hiç değişmemiştir. Yalnızca zamanla siyasetin nasıl yapılacağını öğrenmişler ve iktidara gelinceye kadar belli konularda seslerini çıkarmayıp, iktidara geldikten sonra gerçek renklerini göstermişlerdir.
Evet, ilk yıllarında Benna, Mısır’ı yöneten insanlara mektuplar yazmıştı. Bu mektuplarda “Kanunların İslam’a uygun yapılması, alkollü içki satan yerlerin kapatılması, ibadetini aksatanların cezalandırılması, bazı askerî ve idarî memuriyetlere el-Ezher mezunlarının atanması (el-Ezher Selef ekolünün kalesidir!), karma okulların kapatılması, kız ve erkek öğrenciler için ayrı eğitim kurumları açılması, faizin yasaklanması gibi taleplerini sıralamıştır.
Aradan geçen yıllarda siyasette ustalaşan MK üyeleri, bu talepleri yumuşatarak insanların tepkilerinden kurtulmuşlar ve iktidara geldikten sonra bu hedeflerini gerçekleştirmeye çalışmışlardır.
Mısır’daki darbeye giden yolu açan unsurlardan birisi de işte bu saydığımız taleplerin uygulamaya geçirilme çabasıdır. Darbe öncesi Mursi’nin kız çocuklarının 14 yaşında evlendirilmesine ve erkeklere ölen karıları ile ölümden sonraki 6 saat içinde cinsel ilişkiye girebilme hakkı veren yasa tasarıları[4] gibi bazı konularda takınmış olduğu akıl almaz tavırları ve kadının eşiyle eşit olmadığını, onun vesayeti altında olması gerektiği, kadınların erkek kardeşleri ile aynı miras hakkına sahip olmaması gerektiği, kadınların işe girerken bekâret kontrolü yapılması[5] gibi konularda attığı adımlar dikkatlerden kaçmamıştır.
Evet, aradan geçen 85 yıl, bazı şeyleri pek de değiştirememiş, öyle değil mi…
[1] Bozkurt, M. İlyas, “İnhiraf: İslâm Mezhepleri Tarihi Ve Mezheplerin Analizi”, Bursa, 2013, s. 180.
[2] Selefilik, “Hadisi esas alan, aklı devre dışı bırakan, hadis de ayet gibidir diyen, hatta ve hatta hadis ayetin hükmünü ortadan kaldırabilir diyecek kadar ileri giden, Arap örf ve geleneklerini dinin unsurları haline getiren, pozitif bilimleri, sanatı ve ticareti küçümseyen” bir akımdır. (Bkz. Bozkurt, M. İlyas, “İnhiraf: İslâm Mezhepleri Tarihi Ve Mezheplerin Analizi”, Selefiye Mezhebi Bölümü, Bursa, 2013
[3] Sivrioğlu, U. Töre, “İbn Teymiyye’nin Siyaset, Hukuk Ve İktisat Teorisi”, Yönetim ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, Sayı:20, 2013, s.89; Bozkurt, M. İlyas, “İnhiraf: İslâm Mezhepleri Tarihi Ve Mezheplerin Analizi”, Bursa, 2013, s. 180.
[4] http://www.hurriyet.com.tr/planet/20428373.asp
[5] http://t24.com.tr/haber/misirda-neler-yasandi-darbe-nasil-geldi/233602