Anasayfa / İç Politika / ENERJİ SORUNU ve ÇEVRE

ENERJİ SORUNU ve ÇEVRE

Akif Çukurçayır – Hayriye Sağır
Enerji, günlük yaşamın her anında ve yapılan her etkinlikte insanın en önemli gereksinimidir. Yeterli düzeyde ve çevresel değerleri tehdit etmeyen enerji sağlama ve kullanma toplumların en önemli sorunudur. Enerji sağlamada fosil yakıtlar ve yenilenebilir kaynaklar olmak üzere başlıca iki kaynak vardır. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer sanayileşmiş ülkelerde enerjinin nerdeyse tamamı kömür, doğal gaz gibi fosil yakıtlardan elde edilmektedir. Kullanımı esnasında ise, enerjinin nasıl üretildiği yada çevreye vereceği zarar pek fazla göz önünde bulundurulmamaktadır. Önemli olan enerjinin hayatımıza ulaşmasıdır (Geller, 2002, s.1).

Özellikle gelişmiş ülkelerdeki yaşam tarzını tanımlayan ve onu geleneksel yaşam biçimlerinden farklılaştıran ve üstünlük sağlayan özellik, enerji bolluğudur (Prug vd., 2005, s.127). Hatta Ivan Illıch’e göre (1992, s.14-16) ABD, Fransa ve Japonya gibi bazı süper güçler “enerji komasına girmişlerdir” ve hiçbir zaman enerji tüketimine doymayacaktır. Enerji tüketimi arttıkça görünüşte refahın ve iyiliğin artacağı varsayılır. Oysa, bu oldukça kötü bir “bağımlılıktır” ve enerji tüketimi arttıkça “eşitsizlik” ve “kölelikte” artacaktır. Elbette bu “eşitsizlik” ve “kölelik” yalnızca toplumsal ilişkileri ya da küresel barışı tehdit etmekle kalmamaktadır. Aynı zamanda, insan ve diğer canlıların yaşamını büyük bir tehdit altına sokmaktadır; çünkü çevresel bütün tehditlerin nedeni aşırı miktarda enerji kullanımıdır. Bu tehdit hem enerji üretimi hem de enerjinin kullanımı sırasında gerçekleşmektedir. Özellikle fosil yakıtlar/yenilenemeyen enerji kaynakları dünyadaki bütün canlıların yaşamını büyük ölçüde tehdit altına almıştır.
Son iki yüzyıllık süreçte fosil kökenli yakıtlar, üretim teknolojilerinde meydana gelen gelişmelerle ve ucuz olmaları nedeniyle yaygın bir kullanım alanı bulmuşlar, bunun sonucunda da yenilenebilir teknolojiler karşısında üstün bir konuma gelmişlerdir. Petrol ve kömür egemenliğine dayanan enerji çağı, 1973 yılında ortaya çıkan petrol krizi sonucunda bir güvensizlik ortamı oluşturmuştur.
Bu güvensizlik ortamı neticesinde tüm dünyada yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına karşı yoğun bir ilgi ortaya çıkmıştır. Böylece petrol krizi sonrasında “enerji güvenliği” ve “enerji çeşitlendirilmesi” kavramları enerji politikalarının belirleyici unsuru olmuştur (Büyükmıhcı, 2003, s.15).

Üçüncü Dünya Ülkeleri’nde, dünya nüfusuna eklenmesi beklenen iki milyar dolayında insanla birlikte, mevcut enerji kullanım düzeyinin en az %50 ila %60 oranında artış göstereceği hesaplanmaktadır (Gupta, 1993,s.98). Yapılan araştırmalar, fosil yakıt rezervlerinin azalmaya başladığını ve sürekli artan enerji talebine, karşılık veremeyeceğini göstermektedir. 1996 yılı rakamlarına göre; kömürün 235 yıl, petrolün 43 yıl, doğalgazın ise 66 yıl sonra tükeneceği tahmin edilmektedir. Dünyadaki enerji tüketim hızı ise, fosil yakıtların oluşum hızının 300 bin katı kadardır. Bir başka ifade ile, bir günde bin yıllık bir fosil yakıt oluşumu tüketilmektedir (Yılmaz vd., 2003, s.401). Sonuç olarak fosil yakıt rezervlerinin tükenmesi ve sürekli artan enerji talebini karşılayamaması kaçınılmaz olacaktır. Yeni dünya düzeni politikalarında ülkeler için iki konu önem kazanmıştır: İlki teknoloji, diğeri ise enerjidir. Teknolojik yönden geri kalmış ülkeler, bol ve ucuz enerji kaynaklarına sahip olmak zorundadırlar (Önder, 2001, s.15).

Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı tüm insanlığın geleceğini güvence altına almak için yaşamsal bir öneme sahiptir. Karbondioksit gazının atmosferde yoğun olarak birikmesi, küresel ısınmaya yol açmaktadır. Meydana gelen sıcaklık artışı, dünya ikliminin değişmesine, kutuplardaki buzulların erimesine, deniz seviyelerinin yükselmesine ve neticede bir çok verimli tarım topraklarının sular altında kalmasına neden olacaktır. Küresel ısı artışını önlemenin ilk koşulu, fosil yakıt kullanımını azaltarak, enerji altyapısını yenilenebilir enerjileri kullanmaya uygun duruma getirmektir (Keleş ve Hamamcı, 2002, s.105).

Çevre küresel bir sorun olarak tüm insanlığı ilgilendirmektedir. Bu nedenle sorunun çözümü için küresel düzeyde düzenlenen konferanslarda soruna katılımcı çözüm yolları aranmaktadır.(Çukurçayır, 2002, s.188).

Fosil yakıtların miktarının sınırlı olması ve bir gün tükenecek olmaları alternatif enerji kullanımının gerekliliğini ortaya koysa da ortada bir diğer ciddi sorun daha bulunmaktadır, oda insan faaliyetlerinin atmosfere verdiği zarardır. Fosil yakıtlar günün birinde tükenecek ve enerji ihtiyacı bir şekilde başka kaynaklarla ikame edilebilecek ancak yaşam ortamımız olan atmosferi tükettiğimiz zaman herhangi bir çıkış yolu günümüz için mümkün özükmemektedir. Teknoloji alternatifleri mutlaka yaratacaktır. Doğal kaynakların miktarı azaldıkça fiyatları artmakta, böylece bu kaynakların korunması ve ikamelerinin bulunması yönündeki yatırımların arttırılması bir zorunluluk olmaktadır. Ancak, ikamelerin de bir sınırı vardır ve bazı doğal kaynakların ikame edilmeleri mümkün değildir. Örneğin ozon tabakasındaki incelmenin bir ikamesi yoktur. Azgelişmiş ülkelerdeki fakirlik insanları, çevreyi kendini yenileyebilme yeteneğinden daha hızlı kullanmaya zorlamaktadır. Kalkınmakta olan ülkelerin nüfusları sürekli artış gösterdiği için bu ülkelerin kaynaklarına olan bağımlılıkları da gün geçtikçe artmaktadır (Fisunoğlu, 1989, s.40).

Ekolojik krize yol açan etkenlerin kaynağının “büyüme ekonomisi” ve “teknolojik gelişme” olarak göstererek, azgelişmiş ülkelerin kalkınma hızlarını düşürmelerini istemek ve böylece onları varolan yoksulluklarıyla baş başa bırakmak sorunların daha da büyümesine yol açacaktır (Çukurçayır, 1998, s.43).

Bilim adamları arasında, fosil yakıt kullanım miktarlarının azaltılması gerektiği konusunda bir oydaşma/uzlaşı sağlanmıştır. Dünya enerji tüketimi, değiştirilmeden fosil yakıt ikameleri ile sorunlara çözüm bulunabilir. Fosil yakıt ikameleri konusunda önerilen alternatifler ise, yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleer enerjidir. Ancak yenilenebilir enerji kaynakları konusunda ekonomik rekabet gücü gibi henüz tam olarak aşılamayan bir takım problemler bulunmaktadır. Nükleer enerji konusunda ise, nükleer atıkların yok edilmesiyle ilgili problemler söz konusudur. Enerji fiyatlarının, fosil yakıt kullanımının, çevre açısından sonuçlarını hesaba katacak şekilde düzenlenmesi durumunda enerji fiyatları önemli bir politika aracı haline gelecektir. Fakat bu düzenleme tek başına yeterli olmamaktadır. Bilgi eksikliği ve kimi endüstrilerdeki pazara giriş engelleri, yeni teknoloji ve uygulamaların işlerlik kazanmasını engellemektedir (Flavin ve Dunn, 1998, s.209).

Yenilenemeyen enerjilerin, yenilenebilir enerji kaynakları ile 2030-2050 yıllarına kadar %50’lik bir kısmının ikame edilebilmesi planları konusunda, merkezi ve yerel yönetimlerden ve sivil toplum kuruluşlarından destek
sağlanması gerekmektedir. Aynı zamanda bireylerin de yaşam tarzlarını bu yönde değiştirmeleriyle ilgili bilinçlendirilmeleri gerekmektedir (Atagündüz, 2001, s.262). ABD Ulusal Biyoenerji Merkezi Müdürü Michael Pacheco, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı hakkında şöyle bir yorum yapmaktadır: “Biyokütle rüzgar ve güneşten elde edebileceğimiz enerjinin tümüne gereksinimimiz olacak tüm bu sayılanların bir araya getirilmesi durumunda dahi, fosil yakıtların yokluğu halinde, enerji gereksinimimizin karşılanıp karşılanmayacağı sorusu halen geçerli” (Parfit, 2005, s.81).

Enerji kullanımı gün geçtikçe artarak büyümektedir. Fosil yakıtlara olan bağımlılık ise, gerek gezegenimize verdiği zarar gerekse de miktarlarının sınırlı olması nedeniyle azaltılmak zorundadır. Bu nedenle insanlar, artık eski alışkanlıklarından vazgeçip yeni bir yaşam tarzı bulmalıdırlar. Fosil yakıtlara karşı alternatif enerjiler tüm dünyada giderek destek bulmaktadır. Zaten fosil yakıtlara herhangi bir şekilde alternatif bulmak için çok da fazla zamanımız kalmamıştır. ABD Enerji Bakanlığı tarafından yapılan tahminlere göre, gelişmekte olan ülkeler ve özellikle Çin’de enerji talep artışı hızlı bir şekilde devam etmektedir. Bu talep dikkate alındığı zaman, dünyadaki enerji ihtiyacının karşılanabilmesi için, toplam petrol üretiminin 2005 – 2025 yılları arasında %50 oranında arttırılması gerekmektedir. Şayet petrol şirketleri tarafından büyük yeni petrol rezervleri keşfedilmezse, küresel petrol endüstrisi büyük olasılıkla gerekli olan fazladan üretimi gerçekleştiremeyecektir. Böyle bir enerji darboğazı ile ne zaman karşılaşılacağı henüz tartışma konusudur. Yenilenebilir enerji kaynaklarındaki gelişme hızı değerlendirildiğinde ise alternatiflerin hiçbiri yeterince geniş ölçekli kullanıma hazır olamayacaktır (Klare, 2005).

Ancak sınırlı petrol rezervlerinin, hızla artan tüketim ve enerji ihtiyacını karşılaması yeterli oranda olmayacaktır. Bu sebeple, yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi ve kullanımlarının aygınlaştırılmasının amacıyla araştırma ve geliştirme faaliyetlerine hükümetlerce daha fazla destek verilmesi gerekmektedir. Yenilenemeyen enerjilerin, yenilenebilir enerji kaynakları ile 2030-2050 yıllarına kadar %50’lik bir kısmının ikame edilebilmesi planları konusunda, merkezi ve yerel yönetimlerden ve sivil toplum kuruluşlarından destek sağlanması gerekmektedir. Aynı zamanda bireylerin de yaşam tarzlarını bu yönde değiştirmeleriyle ilgili bilinçlendirilmeleri gerekmektedir (Atagündüz, 2001, s.262).

Gerçekte bütün sorunların kökeninde etik sorun vardır. Açgözlü bir saldırganlıkla var olan bütün doğal kaynakları tüketme anlayışı değişmediği sürece hem sosyal dengeleri, hem küresel barışı hem de çevresel dengeyi korumak olanaklı olmayacaktır. Gelecek kuşakları düşünerek yaşama felsefesi olan “sürdürülebilirlik” yaklaşımın da dünyanın bütün çabalarına rağmen uygulanabilir bir yaklaşım olduğunu belirtmek fazlasıyla hayalcilik olacaktır.

Kısa Kaynakça

ATAGÜNDÜZ, Gürbüz. (2001). “Dünya İklim Modelleri ve İklim Değişim Hızını Yavaşlatacak Bazı Tedbirler”, Türkiye 3. Enerji Sempozyumu, “Küreselleşmenin” Enerji Sektöründe Yapısal Değişim Programı ve Ulusal Enerji Politikaları, 5-6-7 Aralık Ankara, ss.253-262.

BÜYÜKMIHCI, M. Kemal. (2003). “Yenilenebilir Enerji Kaynakları Avrupa Birliği Ülkelerindeki Uygulamalar ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Tarafından Hazırlanmakta Olan Kanun Tasarısı Taslağı Çerçevesinde Planlanan Önlemler”, Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu, TMMOB, 3-4 Ekim 1992, Kayseri, ss.15-22

ÇUKURÇAYIR, M. Akif. (1998). “Sanayi Uygarlığı, Kapitalizm ve Ekolojik Kriz”, Belediye Dergisi, C. 5, S. 6, Aralık, ss.37-43

ÇUKURÇAYIR, M. Akif. (2002). Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, Çizgi Kitabevi, Konya

FİSUNOĞLU, Mahir. (1989). “Sürdürülebilir Kalkınma ve Ekonomi”, Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı, Türkiye Çevre Sorunları Vakfı Yayınları, Ankara, 29-30 Kasım 1989, ss.27-43

FLAVIN, Christopher, DUNN, Seth. (1998). “İklim Değişikliği Tehlikesini Bertaraf Etmek”, Dünyanın Durumu 1998, Çev. İdil Eser, Tema Vakfı Yayınları, No:23, İstanbul, ss.183-212.

GELLER, Howard. (2002). Energy Revolution : Policies for a Sustainable Future, Island Pres, Washington DC

GUPTA, Avijit. (1993). Üçüncü Dünya Ülkelerinde Çevre ve Kalkınma, Çev:Şükrü Alpagut, Kabalcı Yayınları, İstanbul.

ILLICH, Ivan. (1992). Enerji ve Eşitlik, Çev: Ufuk Uyan, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.

KLARE, Michal, T.(2005). “Yaklaşan Enerji Darboğazı, Yükselen Petrol Karları, Azalan Keşifler ve Tehlike İşaretleri”, Çev: Umut Hasdemir, http://www.bgst.org/enerji/yaklasan-enerji-darbogazi-yukselen-petrol-karlari-azalan-kesifler-ve-tehlike-isaretleri, Erişim Tarihi: 12/09/2005.

KELEŞ, Ruşen & HAMAMCI, Can. (2002). Çevrebilim, İmge Kitabevi, Ankara

ÖNDER, İzzettin. (2001). “Yeni Dünya Düzeni ve Enerji Politikaları”, Türkiye Üçüncü Enerji Sempozyumu, TMMOB, Ankara, ss.8-18.

PARFIT, Michael. (2005). “Alternatif Enerji”, National Geographic, Ağustos-2005, ss.76-106.

PRUG, Thomas, FLAVIN, Christopher, & SAVIN, Janet L. (2005). “Petrol Ekonomisini Değiştirmek, Dünyanın Durumu 2005 Küresel Güvenliği Yeniden Tanımlamak, TEMA Vakfı Yayınları, İstanbul, ss.125-153

YILMAZ, İlker, İLBAŞ, Mustafa & SU, Şükrü. (2003). “Türkiye Rüzgar Enerjisi Potansiyelinin Değerlendirilmesi”, Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu, TMMOB, 3-4 Ekim 2003, Kayseri, ss.399-401.

Selçuk Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Prof.Dr. AKİF ÇUKURÇAYIR
Dr. HAYRİYE SAĞIR

 

 

tr_TR